GELECEĞE BİR DE BU AÇIDAN BAKIN: ENERJİ SEKTÖRÜNDE MÜŞTERİ KREDİBİLİTESİ VE RİSK YÖNETİMİ

GELECEĞE BİR DE BU AÇIDAN BAKIN

ENERJİ SEKTÖRÜNDE:

MÜŞTERİ KREDİBİLİTESİ VE RİSK YÖNETİMİ

Gelir ve alacak yönetiminin en can alıcı noktası müşteri kredibilitesinin ve alacak riskinin nasıl yönetildiği hususudur. Her sektör ve şirketin kendine özgü şartları ve yaklaşımları vardır. Ancak müşteriyi tanımadan ve kredibilitesini ölçmeden işlem yapan şirketler, ya çok değerli müşterileri kaçırırlar veya sattıkları mal ve hizmetlerin bedelini alamazlar.

 

Enerji sektöründe müşteri merkezli risk yönetimi uygulaması çok bilinen ve bugüne kadar çok uygulanan bir yönetim modeli olmamıştır. Sektörün kullandığı en güçlü enstrümanlar, güvence bedelleri, teminat mektupları, enerjinin kesilebilmesi ve hukuki müeyyidelerin uygulanmasından ibaret olmuştur. Bununla birlikte, sektörün ortalama kar marjı %2,38 (serbest tüketiciler hariç), tahsilat ortalaması ise %98,5 civarındadır. Veri kalitesinde çok ciddi sorunlar vardır. Abonelerin %25’ i fiili abone değildir. Bu durum özellikle tarımsal sulama, sanayi ve ticarethane abonelerinde tahsilatı imkansız hale getiren kronik sorunlara yol açabilmektedir.

 

Buna ilaveten EPDK son yaptığı düzenlemelerle borçlu olsa bile serbest tüketicinin, tedarikçisini değiştirebilmesini sağlayacak bir düzenleme yapmış ve bu nedenle enerjinin kesilmesi talebinin işletilmeyeceğini karar bağlamıştır. Geçiş süreçlerinin hızlı ve sorunsuz olması için de süre ve müeyyideler belirlenmiştir. Bu kararla, tedarikçi değişim sürecini zorlaştıran işlemlerin önüne geçmeye çalıştı.

 

Bu düzenlemeler liberal piyasaya geçişi hızlandıracaktır. Ancak tedarikçisini seçen abonenin borcu nedeniyle enerjisinin kesilememesi risk açısından ciddi anlamda değerlendirilmesi gereken bir tablo çıkartmaktadır. Serbest tüketici olabilmek için gerekli tüketim limitinin 3600 kWh’ a düşürülmesi ile kapsama giren abone sayısı 4 milyona ulaşmıştır. Bunların yarısı bu hakkını kullanmıştır. Söz konusu abonelerin toplam tüketim içindeki payı ise %50 ye ulaşmıştır.

Sayısal olarak az ancak borç miktarı yüksek abonelerin tahsilat üzerinde olumsuz etkisinin olması beklenmektedir. 2013 yılından itibaren, serbest tüketici sayısı her yıl %100 artmıştır. Bu çerçevede serbest tüketici sayısının ve tedarikçi değişimlerinin hızla artacağı öngörülebilir. Aşırı rekabet nedeniyle bir çok şirketin, teminat alamadan süreçleri yönettiği bilinmektedir. Alınan teminatlar güncellemediği için, alacakları karşılayamama riski de oluşmuştur. Bazen de teminatların sahte olduğu gerçeği ile de karşılaşılabilmektedir. Yeni riskler yeni tedbirlerin alınmasını gerekli kılmaktadır.

 

Enerji sektörü, telekomünikasyon sektörünü bir kaç sene geriden takip etmektedir. Orada özelleştirme sonrası yaşanan süreçlerin önemli bir kısmının enerji sektöründe de yaşanmasını beklenmektedir. Daha yaşanan gelir, abone, karlılık ve pazar payı değişimlerinin dikkatle analiz edilmesi önerilmektedir.

 

TELEKOMÜNİKASYON SEKTÖRÜNDE NELER YAŞANDI?

BTK, 2008 yılında operatör değiştirmenin önünü açmıştır. Uygulamanın başladığı 2008 yılından bugüne kadar 90 milyonun üzerinde değiştirme işlemi gerçekleşmiştir. Son bir kaç yıldır abone sayısının yaklaşık yüzde 20’sine karşılık gelen 14 milyon abone değişimi devam etmektedir. Bu değişimin, pazar payı, gelir ve karlılık üzerinde etkisi aşağıdaki tabloda görülebilmektedir. Abone Pazar payında da benzer bir tablo yaşanmıştır. Değişim rekabetin önünü açıp, kaliteyi arttırırken, fiyatları düşmüştür. Müşteriler, Avrupa’nın en yüksek görüşme trafiğini gerçekleştirmişlerdir. Diğer taraftan borçlu müşterilerin de operatörlerini tercih edebilmeleri şüpheli alacak oranını arttırmıştır. Yaklaşık 4 milyarındaki cihaz satışları gelirleri arttırırken, sektörde 600 milyonun üzerinde bir batık alacağın oluşmasına da yol açmıştır. Zira %4’lere varan takipli alacaklar kar marjlarını tehdit etmeye başlamıştır. Söz konusu riskin önlenmesi için arayışlar devam etmektedir.

 

MUHTEMEL RİSKLERİN ÖNLENMESİ ve FIRSATLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

Mevcut tahsilat sorunlarına ilaveten yeni düzenlemelerin, sebep olacağı risklerin yönetimi konusunda hem sektörde, hem de EPDK nezdinde önemli arayışların olduğunu bilinmektedir.

Bunlara katkı sağlamak adına çözüm önerilerimizi paylaşmak istedik: RMC, çözümün şirketlerin güçlü bir alacak, müşteri kredibilitesi ve risk yönetim sistemi kurup işletmesinden geçtiği düşünmektedir. Ancak şirketlerin hatta sektörün tek başına çözemeyeceği bir sorunla karşı karşıya olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Köklü çözüm için milli veya hizmet sektörü bazında bir kredibilite ve referans sisteminin kurulması gerektiği düşünülmektedir. Şöyle ki:

 

Risklerin yönetimi konusunda en önemli görev şirketlere düşmektedir. Şirketlerin kendi imkanları ile veya danışmanlık desteği alarak risk değerlendirmesi yapması gerekmektedir. Bu yeni bir yol haritasının ortaya çıkmasına neden olacaktır. Şirketler müşteri kredibilitesi ve risk yönetim sistemi kurmak zorundadır. Güçlü bir sistem, yetkin ve nitelikli kadrolar, güçlü tanımlanmış IT sistemi ve süreçler, belirlenmiş risklere karşı oluşturulmuş kontrol mekanizmaları ve bunların disiplinli bir şekilde uygulanması ile oluşturulabilmektedir.

Milyonlarca müşteriyi tek tek tanıma şansınız yoktur. Ancak onu segmentlere ayırmak, risk ve marj limitlerini tanımlamak, ödeme alışkanlıklarını analiz etmek, ödemeyen müşterilerin öncü göstergelerle tespit etmek, güvence bedeli ve teminatların yeterliliğini değerlendirmek, özel skorlamalar yapmak, idari ve hukuki süreçlerin etkin işletmek gibi alınacak bir çok aksiyon vardır. Bunu yaparken müşteri istihbaratına ihtiyaç duyulacaktır. Şirketlerin elini kolunu bağlayan husus böyle bir sistemin bulunmayışıdır.

 

Bunun için sektör ve sektörler arası iş birliklerine ihtiyaç vardır. Böyle bir sistemde EPDK’nın liderliğinde şirketlerin güçlü iradesi ile kurulabilir.

 

Şirketler ve EPDK nezdinde bir çalışma grubunun oluşturulması ve piyasanın liberalizasyonu ve riskinin birlikte yönetilmesi konusunda bir değerlendirmenin yapılması gerektiğini düşünüyoruz.

Bunlara ilaveten

  • Tedarik ve perakende şirketlerinin hazırlayacağı risk değerlendirme raporu ve çözüm önerisinin   EPDK’ ya sunulması
  • Şirketlerin korunması ve mali risklerinin yönetilebilmesi için
    • Hak kullanımının suiistimal amaçlı kullanımına dönüşmesine müsaade edilmemesi,
    • Gerekirse borçlu müşterilerin tedarikçi seçim sayısının sınırlandırılması,
    • Müşteri geçişleri ile ilgili borç tutarının en azından belli bir kaç fatura ve belirli bir üst limit ile sınırlandırılması,

 

  • İlk etapta EPİAŞ veya EPDK bünyesinde, veri paylaşım sisteminin kurulması ve ilk aşamada alacak riskinin azalması için negatif verinin paylaşılması
  • Onun öncesinde mevcut kredi büroları ile entegrasyon veya enerji sektörü için özel bir büronun kurulması
  • Her halükarda hizmet sektörüne özgü bir skorlama ve reyting sisteminin geliştirmesi
  • Müşteri skor bilgisinin temin edilebilmesi ve buna göre güvence bedelinin alınabilmesi
  • Yine BTK ve BDDK’ nın sektör tecrübelerinden yararlanılması
  • Orta vadede dünyadaki birikimleri de dikkate alarak bankalar, telekomünikasyon, gaz, su, elektrik şirketlerinin içinde olduğu bir ulusal referans sisteminin kurulması gerektiği düşünülmektedir.

Ayrıca , RMC, söz konusu riskin etkin yönetilmesi halinde, yeni fırsatların yakalanabileceğini, bir taraftan liberal piyasa  gelişirken, diğer taraftan şirketlerin tahsilat sorunlarının köklü çözümlere kavuşacağını ve kar marjlarının arttırılabileceğini öngörmektedir.

Abdullah Sevimli

RMC -Founder