ELEKTRİKTE 6 MİLYARLIK KAYIP KAÇAK: KÖK NEDENLER VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ I

2013 yılında, enerji dağıtım bölgelerinin tamamı özelleştirildi. Başarılı bir özelleştirme süreci sonrası en büyük beklenti, kayıp kaçakla mücadelede hızlı mesafe alınmasıydı. Ancak şirketler devralınıp sahaya inilince realitenin çok farklı olduğu anlaşıldı. Sorunun son derece kompleks, çok boyutlu ve tahmin edilenin ötesinde bir zorluk derecesine sahip olduğu anlaşıldı.

Nitekim son açıklanan resmi verilere göre , 2014 yılında KK oranı %17 olarak gerçekleşmiştir. Kayıp kaçak miktarı 31 milyar kWh ‘ a ulaşmıştır. Bu rakam barajlardan üretilen elektriğin maalesef %80’nine karşılık gelmektedir. Söz konusu kaybın maliyeti, yıllık 6 milyar lirayı aşmaktadır.

2002’ de kaçak oranı %24’ lerde   seyrederken, bu oran 2012 yılında %14’ lere kadar gerilemişti. 2015 yılında yüzde % 9’lu rakamlar hedefleniyordu. Bu oran neden tekrar %15- 17 bandına çıktı?

Enerji Bakanlığı verilerine göre, 2003-2013 yılları arasında, dağıtım şirketlerince, 51,774,830 kayıp kaçak taraması ve kontrol yapıldı, 2.036.905 adet kaçak tutanağı tutuldu ve 670.558 abone savcılığa sevk edildi. Ancak istenilen mesafe alınamadı. Peki süreçte nereler aksadı? Devletin ve siyasilerin kararlılığı, özel sektörün dinamiğine rağmen mesafe alınmayacak mı? Bu sorun hep gündem de mi kalacak?

2013-2015 yılları arasında, sorunun merkezindeki dağıtım bölgesinde, üst düzey yönetici olarak çalıştım. Bu süreçte fotoğrafı daha net çektiğimizi, kök sorunları görüp, çözüm önerilerini paylaşabileceğimizi düşündüm. Söz konusu iki yıl, mesleki hayatımın en zorlu yıllarıydı. Buna karşılık önemli bir tecrübe oldu. Bu sayede sorunu iliklerinize kadar hissedip bütün varlığınızla çözüme odaklanıyor, sahayı yaşayıp masayı yönetebiliyorsunuz. Elde ettiğim tecrübeyi, milyonlarca haneyi ilgilendiren sorunun çözüme katkıda bulunmak için kaleme almak istedim. Değerlendirmelerimizi bir hafta sonraki yazımızda paylaşacağız.

Şimdiden şunu söyleyebiliriz: Kompleks sorunların kollektif çözümü vardır. Sorunun oldukça girift bilşenleri, derinliği ve çok farklı dinamiklerini algılamadığımız sürece, çözüme ulaşma şansımızın olduğunu düşünmüyoruz. Çözüm de uzun ince bir yoldan ibaret olacaktır. Bu kollektif çözümde bölge insanı her işin merkezinde bulunmak zorundadır.

Tüm olumsuzluklara rağmen, tünelin ucundaki ışığın  göründüğünü ve umutlu olduğumuzu şimdiden belirletelim.

Abdullah Sevimli

RMC -Founder